Margaret Halıcıoğlu 1991’de Müzik Direktörü olarak Robert Kolej’de göreve başladı. Robert Kolej’in müzikal geleneğini ve geçmişteki prodüksiyonları ondan daha iyi kim anımsayabilir?
Robert Kolej’e geldiğiniz zaman müzikallerle ilgili gözlemleriniz nasıldı?
Robert Kolej’de çalışmaya başladığım zaman öğrenciler her yıl bir kulüp seçmek zorundaydı. Müzikal Kulübü vardı ve çabucak doluyordu. Öğrenciler roller için elemeden geçerdi. Başrol oyuncuları Lise 3’ten (bugünkü Lise 12) seçilirdi – günümüzde bu sınıftaki öğrenciler bunu yapamıyor çünkü genelde üniversite sınavlarına hazırlanmaktan vakitleri kalmıyor. Provalar sekiz hafta süreyle ders saatleri sonrasında ve öğle yemeği saatlerinde yapılırdı. Okulda yerleşmiş bir sistem zaten vardı, ben de bu temelden ilerleyerek devam ettim.
Müzikal deneyiminizi nasıl özetlersiniz?
Müzikal sahnelemek duygusal ve uzun bir süreçtir. Eğlenirdik fakat biraz da korkardık. Müzikalde çok sayıda etken bulunur: şarkı, koreografi, aktörlük, ayrıca teknik konular. Risk almayı gerektirir, bunun yanında herkesi iyi desteklemek, iyi hazırlanmak zorundasınız. Benim yönettiğim müzikaller, bütün katılanlar için muazzam bir çalışmaydı, ders yılının en gözde etkinliklerinden biriydi, en az üç-dört kez sahnelenir ve hepsinde salon dolardı.
Müzikallerin çekiciliği nedir? Bir müzikalde rol almış olan mezunlar, neden bunu asla unutamıyorlar?
Müzikal, özünde takım çalışması demek. Bir-iki başrol olabilir fakat oyuncu grubu gerçekten çok önemli. Bir kişinin gelmemesi, her şeyi bozar. Herkes kendi önemini bilir. Birçok öğrencimiz, yapabileceklerini daha önce hiç düşünmedikleri şeyler başardılar. Müzikaller, gerçekten unutulmaz anılar ve dostluklar oluşturur. Hazırlık süreci ve gösteriler, öğrencilerin öz güvenini geliştirir ve yaptıkları şeyden onur duyarlar. Öğrencilerin başarılarından ben de büyük gurur duyuyorum.
Bütün bu yıllar boyunca, anılarınızda ön plana çıkan kişiler veya etkinlikler var mı?
Sahnelenmesine katkıda bulunduğum ilk iki müzikal, Joseph and the Amazing Technicolor Dreamcoat ve Grease olmuştu. O kadar çok sayıda harika anım var ki! Grease’de Chacha rolünde 92 mezunu Sibel Kutman Oral’ı hatırlıyorum. Ertesi yıl Fiddler on the Roof (Damdaki Kemancı) müzikalini sahneledik. Sound of Music (Neşeli Günler), yeni lisenin ilk yılında oynandı. 2003 mezunu Aylin Sezer Van der Leeuw, o yıl henüz hazırlık sınıfında olmasına rağmen Maria rolünü oynadı, 2002 mezunu Betigül Onay Özman, Liesl rolündeydi. Working oyununun başında tiyatronun çatısından iple sahneye inen Burak’ı hiç unutmam!
South Pacific’i sahneye koyarken, oyunun tam başında, tiyatroya yıldırım düştü ve bütün ses ve ışık düzeni gitti. Rol gereği 2003 mezunu Pelin Seyhan’ın dişleri simsiyah boyanmıştı, 2004 mezunu Arif Karaca ise hasır bir etek ve hindistancevizi kabuğundan bir sutyen giymişti. Denizci kılığındaki erkek oyuncular da saçlarını 1 numara kestirmek için Arnavutköy’de berbere gitmişlerdi.
2000 mezunu Lale Erdem Atılgan, Calamity Jane oyununda müthişti. Kısa süre önce karşılaştığımızda, halâ o şarkıların bütün sözlerini hatırladığını söyledi.
Harem müzikalinin bütün sözlerini 2012 mezunu Vehbi Değer Turan yazmıştı – inanılmaz bir başarı.
Bunlar anılarım arasında şu anda ilk aklıma gelenlerden sadece birkaç tanesi. Müzikallerde görev alan bütün öğrencilerin özel bir yönü vardı.